top of page

Oturgan Yaşamlarımızı Bekleyen Kıyamet: Wall-E Gerçeğe mi Dönüşüyor?

  • cerenyalin4
  • 21 Ara 2024
  • 2 dakikada okunur

Postürel olarak bir "öze dönüş" diyebilir miyiz? Yalnız yeni sürümde bir miktar fıtık ve anksiyete eklenmiş.
Postürel olarak bir "öze dönüş" diyebilir miyiz? Yalnız yeni sürümde bir miktar fıtık ve anksiyete eklenmiş.

Pixar’ın Wall-E filmindeki kara ütopyayı hatırlıyor musunuz? İnsanlar, yumuşak, hareketsiz varlıklara dönüşmüş, otomatik sandalyelerde hareket ediyor, sonsuz içecekler tüketiyor ve sürekli önlerindeki bireysel ekran izliyordu. O zamanlar belki abartılı bir mizah gibi görünen bu sahne, bugünün gerçeğine ürkütücü derecede yakın değil mi? Oturgan yaşam tarzlarının dünyanın özellikle de kentleşmiş kültürlerine çöktükçe, riskleri üzerine veri üretebilmeye başladık ve ortaya çıkan resim gerçekten de Wall-E kadar acınası duruyor.

Yeni yayınlanan bilimsel çalışmalar, bu oturgan hayatın endişe verici bir resmini çiziyor:

  • The Lancet’te (2023) yayımlanan bir çalışma, fiziksel hareketsizliğin her yıl 5 milyondan fazla ölüme neden olduğunu ve artık önlenebilir ölüm nedeni olarak sigarayla yarıştığını gösteriyor.

  • JAMA Cardiology’deki (2022) araştırma, günde 6 saatten fazla oturmanın, egzersiz alışkanlıklarından bağımsız olarak, kardiyovasküler hastalık riskini %64 artırdığını gösteriyor.

  • Nature Medicine (2023), uzun süreli oturmanın bilişsel gerilemeyle ilişkilendirildiğini ve bu durumun pandemi dönemi evden çalışma alışkanlıklarıyla daha da kötüleştiğini vurguluyor.


Wall-E filmindeki bu yumuşak ve yuvarlak görünümlü insan tasviri, çok yakın bir geleceğe dair ürkütücü bir ihtimali gösteriyor.
Wall-E filmindeki bu yumuşak ve yuvarlak görünümlü insan tasviri, çok yakın bir geleceğe dair ürkütücü bir ihtimali gösteriyor.

Acınası Bir Gelecek?

Eğer mevcut eğilimler devam ederse, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık %50’si, oturma ile ilgili sağlık sorunlarından muzdarip olabilir. İnsanların temel hareketler için robotik yardıma ihtiyaç duyduğu, sağlık sistemlerinin önlenebilir kronik hastalıkların yükü altında çöktüğü, üretkenlik ve yaratıcılığın yaygın bir uyuşukluğun altında komaya girdiği bir dünya hayal edin. Bu karanlık tabloyu biraz aydınlatmak için acilen “hareket etmemiz” şart gibi!


Değişimin Anahtarı: Hareket Odaklı Programlar

Araştırmalar ve raporlar umut veriyor. American Journal of Preventive Medicine’deki (2022) bir çalışma, her saat başı yapılan sadece 2 dakikalık hareketin, uzun süreli oturmanın etkilerini azaltabileceğini vurguluyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporu (2023), hareket odaklı işyeri programlarının çalışanların üretkenliğini %15 artırabileceğini ve sağlık maliyetlerini %20 azaltabileceğini belirtiyor.



Harekete Geçme Zamanı

Bu küresel sağlık krizini önlemek için şirketler, politika yapıcılar ve karar alıcılar liderlik etmelidir. İşte nasıl:

  1. Şirketler, günlük hareket programları uygulayabilir; “hareket molalarını” kurumsal kültürün bir parçası haline getirebilir ve hareketli toplantıları teşvik edebilir.

  2. Şehir Planlamacılar ve Politika Yapıcılar, yürünebilir şehirler, bisiklet yolları ve halka açık parklar oluşturmak için yatırım yapabilir.

  3. Sağlık Sektörü: Oturgan yaşamın risklerini ve fiziksel aktivitenin faydalarını vurgulayan kamu farkındalık kampanyalarını destekleyebilir.

  4. Okullar ve Üniversiteler, fiziksel aktiviteleri müfredata daha fazla dahil ederek, kampüslerde bir hareket kültürü oluşturarak ve “hareket molalarını” bu kültürün bir parçası haline getirerek öğrencilerin yanı sıra akademik ve idari kadronun da hayatların da hareketi artırabilir.




Hareket molası için ilham arıyorsanız veya iş arkadaşlarını (çaktırmadan) hareket molasına teşvik etmek için bahane arıyorsanız, bir süredir Instagram ve YouTube üzerinden, için kısacık (genellikle 1 dakikalık) hareket videoları paylaşıyorum. Tütün ve kafein molalarını “normal” haline getirebildiysek, hareketi de pek ala "yeni normal" hâline getirebileceğimize inanmak istiyorum!





 
 
 

Comments


©2021 Tüm hakları saklıdır.

bottom of page